Bu formu göndermeden önce Gizlilik Politikası'nı okuduğunuzu ve kişisel verilerinizin sizinle iletişim kurulması için kullanılmasını kabul ediyor musunuz?

     

    Kabul ediyorum

     

    Randevu Alın

    Formu doldurarak randevu talebi yapabilirsiniz. Sizleri en kısa sürede arayarak, randevu tarihinizi teyit ediyor olacağız.

    Dilerseniz randevu almak için bizi arayabilirsiniz:
    (0312) 447 12 03
    (0532) 557 12 03

    Dilerseniz randevu almak için e-posta gönderebilirsiniz:
    gurdil@gmail.com

    İstiyorum Ama Yapamıyorum

    4 yıl ago · · 1 comment

    İstiyorum Ama Yapamıyorum

    Her insan, sahip olduğu ihtiyaçlarını fark edebilme ve içinde bulunduğu durumun elverdiği ölçüde, bu ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılama kapasitesiyle dünyaya gelir. Bireyin büyüyüp gelişmesi, söz konusu kapasiteni kullanması sayesinde gerçekleşir. Ancak, bazı durumlarda birey kendi iyiliğine hizmet edecek yeniliklere karşı direnç gösterebilir. Bireyin duyguları, düşünceleri, farkında olmadığı tarafları veya farkında olup da kabullenemediği özellikleri bu direncin oluşmasına neden olabilir. Böyle bir durumda birey, kendi yararına olacak davranışları yapmayı reddetme ya da kendine zarar veren davranışları yapmaya devam etme eğilimi gösterir. Örneğin, ders çalışıp sınavlarını geçmesi gerektiğini bildiği halde çalışmayı ertelemeye devam edebilir veya aşırı kontrolün ilişkilerine zarar verdiğini bildiği halde etrafındakilere sürekli müdahale edip onları baskı altına almayı sürdürebilir.

    Genelde bireyin amaçlarına ulaşıp mutlu olabilmesi için bu direncin ortadan kaldırılması gerektiğine inanılır. Güçlü bir iradeye sahip olan, mantıklı düşünebilen ve alışkanlıklarından vazgeçmek için yeteri kadar ısrarlı davranabilen birinin dirençlerini aşarak hedeflerine ulaşabileceği düşünülür. Ancak bu bakış açısı, değişmeyi istedikleri halde bunu başaramayan kişilerin durumunu açıklamakta yetersiz kalır. Bu nedenle pek çok psikoterapi yaklaşımı danışanın direncini yargılamaktansa, bu direncin danışan için ne anlama geldiğini ve ne işe yaradığını araştırma gerekliliğini vurgular. Buradaki temel görüş, direnmekte olan bireyin aslında, algıladığı bir tehdide karşı kendini savunuyor olduğu yönündedir.

    İnsanlar kendilerine dayatılan bir “doğruyu” kabul etmeye zorlandıklarında kendi bütünlüklerini koruma ihtiyacına girerek direnç gösterebilirler. Bu direnci “kötü” veya “zararlı” olarak yargılamak, bireyin bütünlüğüne ve kendini koruma ihtiyacına karşı çıkmak anlamına gelir. Öte yandan, bireyin değişime direnen tarafının kabul edilmesi ve bu tarafın kendini ifade etmesine izin verilmesi sayesinde dirence neden olan engellerin anlaşılması mümkün hale gelebilir. Böylece ne yaptığını, nasıl yaptığını ve bunu hangi ihtiyaçlarla yaptığını tam anlamıyla fark edebilen birey, bu ihtiyaçlarını karşılayarak yeniliklere açılma olanağını elde edecektir. Başka bir deyişle, bireyin direnerek kendini nelerden koruduğu keşfedilebilirse bu noktadaki ihtiyaçlarının anlaşılıp karşılanması mümkün olacaktır. Bu durumda artık direnmesine gerek kalmayan birey, hedeflediği davranışı zorlamayla değil, kendiliğinden yapabilir hale gelecektir.

    Nasıl ki karın ağrısı veya uykusuzluk gibi başka ihtiyaçları ön planda olan bir bebek, büyümek için gerekli olan anne sütünü emmeye direnç gösteriyorsa, bizler de farklı ihtiyaçlarımızın ön planda olması nedeniyle değişime direnç gösterebiliriz. Başka bir deyişle, annesini emmek için herhangi bir engeli olmayan bebek karnı acıktığında kendiliğinden emecektir. Aynı şekilde, büyüme ve kendi yararını sağlayacak seçimler yapma kapasitesine sahip olan birey de, koşular uygun olduğunda, direnmeye ihtiyaç duymayacak ve gelişimine hizmet eden davranışı kendiliğinden yerine getirecektir.

    Bireyin değişime direnç gösteren tarafının göz ardı edilmesi, bu direncin örtük bir biçimde de olsa devam etmesine ve o an için gözlenen değişimin geçici olmasına neden olur. Bu nedenle bireyin hem değişmek isteyen hem de değişmeyerek kendini korumak isteyen taraflarının eşit düzeyde kabul edilip anlaşılması ve uzlaşması, kalıcı değişimlerin sağlanması açısından son derece önemlidir. Dolayısıyla terapi sürecinde, danışanın dirençlerinin altında yatan ihtiyaçları araştırılır ve onun değişime direnç göstererek kendini neye karşı, nasıl koruduğu anlaşılmaya çalışılır. Böylece, her iki tarafın da istek ve ihtiyaçlarının yeni bir bütünlük içerisinde ifade bulması sağlanabilir. Sonuç olarak, bireyin artık direnmeye ihtiyaç duymayacağı ve değişip büyüme yönünde kararlar alabileceği uygun zemin hazırlanmış olur.

    Tags: , , , , , , , , , Categories: Hayata Dair İpuçları

    Dr. Gökce Gürdil Birinci

    Dr. Gökce Gürdil Birinci

    Dr. Gökce Gürdil 2019 yılı itibariyle Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde Dr. Öğretim Üyesi olarak göreve başlamıştır. Türk Psikologlar Derneği‘ne üye olan Dr. Gökce Gürdil Birinci, aynı zamanda Geştalt Terapi Derneği‘nin yönetim kurulunda yer almaktadır.

    1 Yorum

    • Suzan sariyel dedi ki:

      Merhaba yıllardır yaşadığım ama 35 yaşımda fark ettiğim bir durum bu. Size sorum peki bu dirence karşı kendini savunma diye yazmışsınız. Tecrübelerinizi dayanarak soruyorum nelerdir bunlar?? Düşünüyorum ama aklıma gelmiyor örnekleri cogaltabilirmisiniz? Belki biri bende de vardır. Şimdiden teşekkürler

    Bir yanıt yazın