Öfke, bireylerin kişisel sınırları aşıldığında veya kişi istek ve ihtiyaçları konusunda engellendiğinde hissettiği doğal bir duygudur. Öfke sayesinde dış dünyadan bize dayatılmaya çalışılanları reddedebilir veya kendimize uygun hale getirebiliriz.
Çevreden istediklerimizi elde edebilmemizde veya isteklerimize giden yolda engelleri aşabilmemizde bize en çok yardımcı olan, bize hareket gücü veren duygulardan biri de öfkedir. Hafif bir gücenme veya kırgınlık hissinden şiddetli kin ve nefrete kadar uzanabilen bir boyut üzerinde yaşanan öfke duygusu aslında karşılanmadan kalan bir ihtiyacımız olduğuna, düzeltilmesi gereken bir terslik olduğuna işaret etmektedir. Ancak çoğunlukla öfke yıkıcı ve zarar verici bir duygu olarak görüldüğü için hoş karşılanmaz, engellenmeye çalışılır. Oysa yıkıcı olan öfke duygusu değil, öfkeyle yapılan davranışlardır.
Fiziksel veya sözel şiddet eylemleri, hakaret, aşağılama, utandırma, küsme gibi tepkiler pek de işlevsel olmayan öfke tepkileridir. Öfke kontrol problemi yaşadığını belirten kişiler çoğunlukla kendilerini gergin hissettiklerini ifade eder; sürekli bir sinirlilik halinden, kızgınlık anında sevdiklerini incitmekten ve sonra pişman oldukları halde kendilerine engel olamamaktan şikayetçi olurlar. Genellikle fiziksel veya sözel şiddet bireyin etkileşimde kendini güçlü, kontrollü ve üstün hissetmek istemesinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bazen kendi utanç ve suçluluk duygularını kabullenemeyen kişiler başkalarını aşağılayıp utandırarak kendilerini korumaya çalışırlar.
Bazen de kişi aklındaki kurallara sorgusuz sualsiz uyulması gerektiğine inandığı için aksi yöndeki tutumlara tahammülsüzlük geliştirebilir. Danışmanlık sürecinde bireyin öfkeli tepkileriyle neyi elde etmeye, kendini nasıl hissetme çalıştığı araştırılır. Ne gibi eksik kalmış meseleleri tamamlamaya çalıştığı, kendisinde kabullenemediği ne tür özellikleri olduğu konusunda farkındalık geliştirilir.
Bireyin kendi içsel bütünlüğünün sağlanmasının ardından çevresiyle uygun iletişim biçimlerini geliştirmesi amaçlanır.