İnsan yaşamındaki en önemli stres kaynaklarından biri kişilerarası ilişkilerde yaşanan çatışmalardır. Aile üyeleriyle, arkadaşlarla veya romantik partnerlerle, öğretmenlerle, işverenlerle, çalışma arkadaşlarıyla vb. yaşanan iletişim problemleri zaman içerisinde çıkmaza girerek ciddi sıkıntılara yol açabilir. İnsan sosyal bir varlıktır; çevresiyle doyumlu temaslar kurmadan mutlu bir hayat yaşayamaz.
Ancak bu temaslar bazen işlevselliğini yitirerek kişi için sorun haline gelebilir. İlişkiler sorunlu hale geldiğinde genelde taraflardan birini suçlama eğiliminde oluruz. Oysa bu doğru değildir, ilişkilerde her ne oluyorsa her iki tarafın da katkısıyla olur. Bu nedenle iletişim çatışmalarının çözümü de her iki tarafın koşullarını gözeterek gerçekleştirilebilir.
Genellikle ilişkilerimizde yaşadığımız sıkıntılar ya ihtiyaçlarımızı doğru fark edemediğimiz için ya da bunları uygun şekilde ifade edemediğimiz için ortaya çıkar. Bazen de ifade ederken karşı tarafın duygularını, ihtiyaçlarını, koşullarını, tercihlerini veya hazır oluş durumunu gözetmediğimiz için anlaşmazlıklar devam eder. Danışmanlık sürecinde kişinin çevreyle ilişkilerinde yaşadığı olumsuz duyguları fark etmesi ve bu duyguların işaret ettiği ihtiyaçlarının anlaşılması amaçlanır. Kişinin bu ihtiyaçlarını ne şekilde ifade ettiği, bunu yaparken karşı tarafta ne gibi hisler uyandırıyor olabileceği araştırılır. Bu sayede her iki taraf için de sağlıklı olabilecek bir uzlaşma zemini sağlanabilir.
Ayrıca kişinin kendi istek ve ihtiyaçlarını ifade etmesini engelleyen kaygıları üzerinde de çalışarak çevresine karşı kendi sınırlarını daha net belirleyebilmesi ve kendi isteklerine sahip çıkabilmesi sağlanabilir.