Yaşam amaçlarını belirleme konusunda zorluk yaşayan bireyler genellikle kararsızlık, pişmanlık veya anlamsızlık hislerini sıkça yaşadıklarını belirtmektedirler.
Özellikle kendi kararlarını vermelerine ve kendi amaçları doğrultusunda hareket etmelerine izin verilmeden büyütülen kişiler “benim bir kararım olamaz”, “benim amaçlarımın bir anlamı yok” şeklinde inançlar geliştirebilirler.
O güne kadar hep başkalarının kararlarına göre yaşadıkları için bir taraftan öfke ve pişmanlık yaşayabilir, bir taraftan da kendi amaçlarının ne olduğunu netleştiremedikleri için kendilerine uygun planlar yapamayabilirler. Bazı durumlarda ise kişi kendini kötü hissettiği, doyum alamadığı, mutsuz olduğu konumunun farkında olmasına rağmen değişiklik için harekete geçme cesaretini toparlayamaz; belirsizlikleri göze almaktansa bildiği güvenli konumunu sürdürmeyi tercih eder. Bunun nedeni genellikle bireyin kendi başa çıkma kapasitelerine olan güveninin yetersiz olmasıdır.
Danışmanlık sürecinde bireyin kendisiyle ilgili bu yetersizlik inançlarının temizlenmesine ve kendi gerçek kapasitelerini keşfetmesine odaklanılır. Bu sayede kişi duygularını ve bu duyguların işaret ettiği amaçlarını netleştirebilir, bir hareket planı oluşturabilir ve harekete geçmek için gerekli olan enerjiyi kendisinde bulabilir.