EuroPsy, mesleki standartları saptayarak bir psikoloğun meslek icrasında yeterli olup olmadığı konusunda hizmeti alacak olan bireylere yardımcı olmak amacıyla oluşturulmuş bir belgelendirme (sertifikasyon) sistemidir. Bu sertifika danışanları, işverenleri ve diğer meslek uzmanlarını ilgili psikolğun mesleki yeterlikleri ve etik taahhütleri hakkında bilgilendirirken psikologların olduğu kadar danışanların da mobilitesini destekler. Öte yandan psikologlara temel eğitim ve ileri mesleki gelişim için rehberlik eder.
EuroPsy’ın temel amaçları başlıca
(a) Danışana ve işverene karşı psikoloğun eğitim düzeyini, mesleki yeterliğini ve etik duruşunu garanti etmek;
(b) Psikologların hareketliliğini ve sınır ötesi hizmetleri kolaylaştırmak(*) ve
(c) Psikologlara Avrupa’nın her yerinde mesleki eğitimlerini geliştirme imkanı tanımak
olarak sıralanabilir. (*)Bu madde Türkiye’nin AB üyesi olduğu koşulda mümkündür.
Bilindiği üzere EFPA’ya katılan her ülkenin psikologlar için etik kodları ve etik davranış ve ihlallerini izlemek için bir sistemi olması gerekmektedir. EuroPsy psikologları, EFPA etik metakodunda ve uygulama yaptıkları ülkenin ulusal etik kodunda yer alan etik standartları izleme taahhüdünde bulunmaktadır. Bu noktada, ulusal kod ihlalinin EuroPsy kayıt sisteminden çıkarılmaya yol açabileceği göz ardı edilmemelidir.
Avrupa Ödüllendirme Komitesi
EuroPsy Avrupa Ödüllendirme Komitesi (AÖK), bir başkan ve en fazla on iki üyeden oluşmaktadır. Adaylar, EFPA üyesi dernekler tarafından önerilir. Üyeler, EFPA Yönetim Kurulu tarafından en fazla dört yıllık bir dönem için atanır ve üyelikleri bir kez yenilenebilir. Bu komite uygulamacı olarak çalışanlar ile psikologların eğitiminde rol alıp üniversitelerde çalışanlar arasında bir denge sağlamakla yükümlüdür. Ulusal Ödüllendirme Komitelerinin (UÖK) tanınması ile EuroPsy ve düzenlemelerinin yönetim ve sorumluluğu Avrupa Ödüllendirme Komitesine (AÖK) aittir.
Güncel EuroPsy düzenlemelerine erişmek için lütfen Mesleki Mevzuat sayfasını ziyaret ediniz.
Psikoterapi süreci yalnızca birtakım psikolojik rahatsızlıklar yaşayan bireyler için değildir. Kişisel gelişimini pekiştirmek, kişilerarası ilişkilerini geliştirmek ve sosyal hayattaki yerini daha doyumlu hale getirmek, yaşamında hissettiği tıkanıklıkları çözmek, hayatına renk ve anlam katmak isteyen herkes psikoterapiden yararlanabilir. Dolayısıyla psikoterapi almak utanılacak bir şey değildir. Asla kişinin “deli” olduğu ve normal yollarla tedavi edilemediği için bu yönteme başvurduğu anlamına gelmez. Tam tersine, kişinin kendi hayatıyla ilgili olarak sorumluluk alabildiğini, olgunlaşıp zenginleşmek ve yaşamını daha anlamlı hale getirmek için adımlar atabildiğini ve kendi duygusal ihtiyaçlarının peşinden gidebildiğini göstermektedir. Bu nedenle, günümüzün stres ve rekabet dolu dünyasında psikolojik travmalarıyla başa çıkmak ve kişisel gelişim yönünde büyüyüp zenginleşmek isteyen herkesin psikoterapi sürecinden yararlanması önerilebilir.